MESLEK BİLGİSİ

MESLEKİ ALANLAR

KAYNAK BİLGİLER

 

 

   

 Aziz ŞEKER


Sosyal Hizmet Uzmanı /Sitemizin Editörü

 
shuaziz@gmail.com

 
   
   

 
Prof.Dr. Dolunay ŞENOL

“ÇALIŞMASAM OKUYAMAM”


“Düşünce Tarihi” adlı yapıtında, Timuçin şöyle bir değerlendirmede bulunur: “her düşünce çabası gerçekliğin bilgisini öngörür.”[2] Elbette, felsefenin düşünce tarihini odağına alan bu bütünsel değerlendirmeden yola çıkılarak, birçok düşünsel durağa varılabilir. İşte sosyal bilim de tıp kı, felsefede karşılığını bulan bu yaklaşım gibi, toplumsal yapıya ilişkin gerçekliğe ulaşmaya çalışır. Bu nedenle, beşeri olduğu ölçüde kuramsal arayışlarının özü aydınlanma ve moderniteden daha çok besleniyor. Toplum her daim yenilenir. Bu eğreti denge değişir; gelişir, yozlaşır, dirilir. Toplumun kelamı bir şekilde kendi mecrasında kendini yeniden yapılandırarak varlığını sürdürür. Sosyal bilimci, çoğunluk insan-toplum etkileşimine Weberci bir yöntem arayışıyla değişimi anlayarak eğilir. Toplumsal olguları bilimsel olarak çözümler. Bunu da toplumsal esenlik adına yürütür.

Dickens, İngiltere sanayileşmesinin arka sokaklarında kalan topluluklarının yaşadığı sosyal sorunları, “Uçurum İnsanları”nda roman diline taşırken, Jesus’un “Çöplük” romanında, adını yaşayarak koyduğu yoksulluğu, sosyal bilimci bilimsel ölçütleriyle nedenselliği içinde çözümlemeye çalışır. Belki de bir sosyal antropolog olan Oscar Lewis, Portoriko’lu yoksul bir aileyi tüm yönleriyle ele aldığı “İşte Hayat”ı yazmasaydı, yoksulluk kültürü olgusunun sosyal teori literatüründe hakkıyla değerlendirilmesi için çok çaba sarf edilecekti.[3] Güney Amerikalı Lewis’in bakış açısı, Erzurum’da bilim insanı Orhan Türkdoğan’ın gecekondu gerçekliği içinde yoksulluk kültürü araştırması yapmasına ciddi bir kaynak sağlamıştır.[4] İşte bu bilimin evrenselliğidir. Bilim kadını Dolunay Şenol da,“Çalışmasam Okuyamam” mottosundan hareket ederek bir alan araştırmasına dayandırdığı çalışmasında, aslında geleneksel sosyal sorunlar içinde başköşedeki yerini koruyan yoksulluk sorunuyla birlikte ele alınabilecek bir konuyu ele alıyor; sokakta çalışan çocukları… Kitabın adı, okuma telaşındaki küçük yüreklerin, ailelerinin yaşadıkları koşullardan dolayı sürüklendikleri sokaklarda, çalışarak yaşama tutunmalarını özetleyen bir cümle… Sokakta yaşayan ve çalışan çocuklarla ilgili yapılan bu alan çalışması, nicel anlamda sınırlandırılmış olsa dahi tarih içinde çocuk olgusunu ele alışıyla, çalışan çocuklar sorununun sanayi devriminin yaşandığı batıdan başlamak üzere Türkiye’yi de içine alacak şekilde gerçekçi bir çözümlemesini yapması yönünden önemsenmesi gereken bir niteliğe sahip.
*
Prof. Dr. Dolunay Şenol, Ankara sokaklarında çalışan çocuklardan yola çıkarak bu küresel soruna eğildiği çalışmasında konuyla ilgili bir genel durum değerlendirmesi yaparken, alandaki uygulamanın boyutlarını da gözler önüne seriyor. Elbette, beklendiği gibi bu sosyal sorun alanında yapılan düzenlemeleri ve sosyal önlemleri büyük bir titizlikle ele alıyor. Kitabın ilk baskısı tükenince, ikinci baskısı 2018 yılında yeni bir yayın evi olan, NET kitaplık yayıncılıktan çıktı. Özellikle sosyal bilimlere ilgi duyuyorsanız yayın evinden çıkan diğer yapıtları gözden geçirmenizi tavsiye ederim.

İzninizle kitapla ilgili kaldığımız yerden devam edelim:


21. yüzyıl birçok nimetinin yanında çok daha fazla külfetiyle geldi. Bir önceki yüzyıldan devralınan sorunların çeşitliliği ve yoğunluğu arttı. Bunlar içerisinde insan emeği önemli bir yer işgal ediyor. Sanayi yüzyılına gittiğimizde, insan emeğinin en dehşet kullanım biçimlerini kadın ve çocuk emeğinde görürüz. Çocuk işçiler, sanayileşmenin en uç noktalarında kullanılmışlardır. Ya yoksulluktan dolayı başıboşluğu sürüklenenler. Örneğin 19. yüzyılda Londra’da 40 binden fazla çocuğun sokaklarda başıboş dolaştığı tespit edilmiştir.[5] Zamanla insan haklarının gelişimi, çocuk hak ve özgürlüklerine verilen değerin artması, çocuğun sosyal düzeyini yükseltirken ona bir saygınlıkta kazandırmıştır. Ne var ki çocukların sömürülmesi farklı alanlarda devam etmekten geri durmamıştır. Çocuğun sokaklarda çalışması, çalışma yaşamına itilmesi bunlar içinde önceliğini koruyor. Dolunay Şenol, kitabında, Doğu ve Batı toplumlarında çocuklara yaklaşım farklılıklarını belirtse bile; toplumsal değişme, aile yapılarının değişmesi, gecekondulaşma, yoksulluk gibi sosyal olgulara dikkat çekerek, bunlarla etkileşim halinde ortaya çıkan asıl konuyla bizleri karşı karşıya bırakıyor: Çalışan Çocuklar Sorunu… Bunu deneyimletirken, temel kavramlar üzerinde de bizleri düşünmeye itiyor: Çocuk işgücü, sokak çocuğu, çocuk istismarı, sokakta çalışan çocuk gibi… Bu trajedi dünyanın hemen hemen bütün bölgelerinde kabul edilen bir sosyal gerçekliktir. Kuşkusuz sonuçta, diğer yandan kültürel bir gerçek haline gelen olgu için, göç ve yoksulluğun yeniden yaşamlarını sürdürmek amacıyla yaşam stratejileri arayan ailelerde, “bütün aile fertlerinin emeklerine duyulan ihtiyaç da çocuklara gereken ilgi, özen, eğitim vb. gösterilmemesine sebep oluyor”[6] tezini doğrulamaktadır.

Çocukları sokakta çalışmaya hangi etkenler itmektedir? Sorusunun karşılığı araştırma boyunca aranırken, birçok nedene ulaşılmıştır. Ancak, yakın çevreleri dâhil olmak üzere, çocukların “çalışma haricinde herhangi bir alternatifi düşünemedikleri” yargısına ulaşılmış olunması, ülkemizdeki çocuk gerçekliğinin çok daha geniş bir çerçeveden ele alınması gerektiğini gösteriyor. Çocuğun çalışması, toplumun bazı değerlerine göre o kadar da büyütülecek bir konu değil gibi. Aksine hemen hemen her kültürel ve sosyal çevrede bu kabulleniş koşullanabiliyor. Araştırmacı burada sorunun algılanışına vurgu yapmaktadır. Ayrıca hangi süreçler dâhilinde nasıl inşa edile geldiğini hatta normalleştirilebildiğini somutlaştırıyor. Denebilir ki, bu sosyal analiz biçimi, sosyal bilimci olmanın ve sosyolojik düşünceyi toplumsal olguları çözümlerken kullanmanın bir yetkinliği olsa gerek. Kuşkusuz çocukların erken yaşlardan başlayarak sokağa sürüklenmelerinin arka planındaki sosyal-kültürel-ekonomik süreçler, karmaşık olduğu kadar geniş bir çerçeveden açıklanabilecek bir örgüdür. Ve sosyoloji disiplininin konuları arasındadır.

“Ekonomik değer” gözetilen çocuğun, son kertede savrulduğu yerdir sokaklar. Şenol kitabında bu alandaki sosyal mevzuatı da irdeliyor. Yazar, çalışan çocuklar sorununa yönelik olarak neler yapılmış? sorusuna karşılık gelecek şekilde, Çocuk Hakları Sözleşmesi başta olmak üzere, Medeni Kanun, İş Kanunu, Çıraklık ve Meslek Eğitim Yasası, Türk Ceza Kanunu, İlköğretim Kanunu, gibi birçok yasanın içeriğine değinirken, sorun alanındaki kurumsallaşmanın olanaklarına ve önemine değiniyor. Bununla ilgili kitapta daha detaylı bilgilere ulaşabilirsiniz. Yine Ankara sokaklarında yapılan uygulamalı araştırmanın bulgularından da burada kısaca söz etmekte fayda var. Ankara Sokaklarında Çalışan Çocuklar Merkezi’ne kayıtlı çocuklardan yola çıkarak, “çocukların eğitimi, bu çocukların ailelerinin sosyal ekonomik durumları ve aile içi ilişkilerinin tespitine yönelik” bu alan çalışmasında 101 çocuk temel alınırken, bu nitelikteki gruplara yönelik yapılacak çalışmalarla ilgili bir öngörü geliştiriliyor. Kitapta ilginizi çekeceğine inandığım bir bölüm, örnek hayat hikayelerinin[7] yer aldığı kısımdır. Çalışan çocuk kültürünü yakından görmek isteyenler için samimi ifadeler yer alıyor. Bu örnekolaylar yapılacak sosyal araştırmalarda, yeni çıkarsamalar için bir kapı aralayabilir.

Sonuçta, yazar; Simmel’i anımsatırcasına toplumu bir bütün olarak ele alırken, sokakta çalışan çocuklar olgusunu bu bütün içinde yeniden kendi doğası içinde anlamlandırmakta ve toplumsal bütünle etkileşimini sosyal bilim terazisinde yorumlamaktadır. Dahası, çocuk işgücü probleminin etkin çözümü yönünde; yasa koyucuların yapması gerekenler, yoksullukla kalıcı mücadele, gelir dağılımı bozukluğunun iyileştirilmesi, eğitim, çocukları ücretsiz aile işçisi olarak gören algının kırılması, aile eğitimi, aile plânlaması, aileye yönelik sosyal politikalar, çalışma koşullarına ilişkin ciddi düzenlemeler, ekonomik ve sosyal yetersizlikler karşısında kalıcı sosyal reformlar, çocuk işçiliğinin önlenmesi, uluslararası sivil toplum kuruluşları, hükümet dışı kuruluşlar, stk’lar, sendikalar ve işverenler gibi çok sayıda sosyal politika belirleyen ve uygulayan yapılara çok ciddi görevler düştüğünün altını çiziyor.

Evet, sokakta çalışan çocuklar olgusu bir sosyal problem olarak varlığını koruyor. Acı ama, küreselleşmenin yoksulluğa etkisi, göç, çocuk ticareti, planlanmayan nüfus artışı, aile parçalanmaları, ekonomik yetersizlikler, gelir dağılımı bozukluğu vb. sosyal sorunlar sürdükçe tüm iyi niyetli uygulamalara ve taleplere rağmen yaşadığımız şehirlerde kocaman bir soru işareti olarak vicdanımızda yerini koruyacaktır. Öte yandan, ele aldığımız sokakta çalışan bir tek çocuk bile olsa, “kim bir insanın değişmeyeceğini söyleyebilir?”[8] Unutmayalım ve kabul edelim ki, “umudu yeniden arayanlar için… yeniden başka biri olmak, herkes için söz konusu bir olanaktır!”[9]

Uzun sözün kısası, reel bir çocuk politikasına duyduğumuz gereksinim sürüyor. Dünya’da her gün otuz binin üzerinde insan yalnızca açlıktan ölüyor… Bu minval üzerine denebilir ki, uzun bir dönem boyunca daha toplumsal ve ekonomik politikaların, toplumu refaha erdirme adına çocuklar açısından genel görünümü tartışılmaya devam edecektir.
 
Daha detaylı bilgi ve kitap edinimi için bkz: Şenol, Dolunay. Çalışmazsam Okuyamam, 2. Baskı, Net Kitaplık Yayıncılık, Ankara, 2018.

https://www.kitapsec.com/Products/Calismazsam-Okuyamam-Dolunay-Senol-Net-Kitaplik-Yayincilik-300006.html

[1]Dolunay, Şenol, Çalışmazsam Okuyamam, 2. baskı, Net Kitaplık Yayıncılık, Ankara, 2018.
[2]Afşar, Timuçin, Düşünce Tarihi, BDS Yayınları, İstanbul, 1992.
[3]Oscar, Lewis, İşte Hayat, Çev. Vahit Çelikbaş, e Yayınları, İstanbul, 1965.
[4]Orhan, Türkdoğan, Yoksulluk Kültürü, Dede Korkut Yayınları, İstanbul, 1977.
[5]Dolunay, Şenol, Çalışmazsam Okuyamam, 44.
[6]Dolunay, Şenol, Çalışmazsam Okuyamam, 45, 70
[7]Dolunay, Şenol, Çalışmazsam Okuyamam,71, 149.
[8]Erich Fromm, Yeni Bir İnsan Yeni Bir Toplum, Çev. Necla Arat, 3.baskı, Say Yayınları, İstanbul, s. 27.
[9]Octavio, Paz, Yalnızlık Dolambacı, Çev. Bozkurt Güvenç, 3. baskı, Cem Yayınevi, İstanbul, s. 22.
 
 

 

 

Yasal Uyarı , Gizlilik Beyanı ve Künye  

 sosyalhizmetuzmani.org © Bütün hakları saklıdır.