21. yüzyıl, insan onurunu hiçe sayan şiddet
olaylarıyla geldi. Bir yandan baş döndüren toplumsal gelişmeyi yaşayan
zenginlerin dünyası, diğer yandan toplumsal eşitsizlikleri birçok yönüyle
yaşayan yoksulların dünyası. Kadınlar sözü edilen bu dünyada; konumları,
toplumsaldaki rolleri gereği insan hakları ihlallerine maruz kalan toplumsal
kesimlerin başında geliyor. Şiddet görünür yüzüyle en çok kadınların
yaşamlarını etkiliyor. Kadına yönelik şiddet, istismar, ayrımcılığı
tetikleyen davranışlardan dolayı en yoğun sosyal sorunları kadınlar yaşıyor.
Yaşayan da insan yaşatan da insan olunca şiddeti önleyici önlemler alınması
gündeme geliyor. Çarpıcı, gerçekçi ve somut önlemler de alınıyor. Ne var ki,
sonuç pek değişmiyor. Çünkü kadınlar pratikte temel haklar ve
sosyal-ekonomik haklardan refah odaklı yararlanmada eşitsizlik duvarına
çarpıyorlar. Bu nedenle eşitsiz ve dengesiz değişen dünyada kadınların,
ekonomik-sosyal hayatta bir özne olarak yer alabilmesinin koşullarının
oluşturulması aslında sorunun kaynağıyla bizleri yüz yüze getirebilir.
Söyleşimize konu olarak: Adli Tıp Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Celal BÜTÜN ile
“kadına yönelik ölümle sonuçlanan şiddet” üzerine yaptığı araştırmadan yola
çıkarak, kadın ve şiddeti belirledik.
Aziz ŞEKER: Kendinizi kısaca tanıtır mısınız?
Celal BÜTÜN:1966 Alaca/Çorum doğumluyum. Liseyi Alaca’da bitirdim.
Üniversiteye Samsun Ondokuz Mayıs Üniv. Tıp Fakültesinde 1983-1990 yılları
arasında devam ettim, Rize’de zorunlu hizmet ve devamında Çorum Devlet
Hastanesi acilde çalıştım. Çorumda çalışırken arada 95-96’da Adana’da
askerlik yaptım. 2000 ve 2006 yılı başları arasında Adli Tıp Kurumu
Başkanlığında asistan ve uzman olarak çalıştım ve 2006 başlarında ayrılarak
Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fak. Adli Tıp AD’da çalışmaya başladım.
Aziz ŞEKER: Kadına yönelik şiddet olgusunu bütünsel olarak ele aldığımızda
aklımıza ilk gelen cinsiyete dayalı şiddet oluyor. Biraz söz eder misiniz?
Celal BÜTÜN: Cinsiyete dayalı şiddet, kadınlara yönelik olarak cinsiyetleri
nedeniyle zarar verici davranışları içermektedir. Kadına yönelik şiddet, eş
istismarı, cinsel saldırı, evlilik parası cinayetleri, evlilik içi cinsel
şiddet, zorla fahişelik yaptırma, kadın genital bölgelerine zarar verme ve
kız çocuklarının cinsel istismarı gibi geniş bir spektrumda ortaya
çıkmaktadır. Bu tür şiddet eylemleri herhangi bir yetişkin kadına veya kız
çocuğuna sözel veya fiziksel güç kullanımı, zorlama veya yaşamı tehdit eden
yoksun bırakmalar sonucu kişinin fiziksel veya psikolojik zarar görmesi ve
özgürlükten yoksun kalması yanında ölümle de sonuçlanabilmektedir.
Aziz ŞEKER: Kadına yönelik ölümle sonuçlanan şiddeti araştırdığınız bir
çalışmanız bulunuyor. Çalışmanın niteliği hakkında bilgi verir misiniz?
|
Celal BÜTÜN: Çalışma, kadına yönelik şiddet sonucu Ocak–Haziran 2002
tarihleri arasında ölüm meydana gelen ve adli makamlar tarafından Adli Tıp
Kurumu Morg İhtisas Dairesine otopsileri yapılmak üzere gönderilen 18 yaş
üstü kadın olgular üzerinde yapılmıştır. Şiddet eylemine uğradığı veya
kendine yönelik şiddet uyguladığı belirlenen 48 olgunun yakınları ile
görüşülmüş ve bunlardan 8 olguda adli soruşturma dosyası ve/veya hastane
belgeleri elde edilmediğinden çalışma dışı bırakılmıştır. |
Bu konuda daha
önceden hazırlanmış ön görüşme formları olguların yakınları ile görüşülerek
düzenlenmiş ve otopsi bulguları, adli belgeler ile varsa hastane belgeleri
temin edilerek elde edilen verilerin standart sapma, sayı ve yüzdeleri
saptanmıştır. Bulguların istatistiksel analizi, Epi-Info 2000 programında
ki-kare ve Fisher kesin ki-kare testleri uygulanarak literatür eşliğinde
yorumlanmıştır. Çalışmada ölümle sonuçlanan kadına yönelik şiddet
olgularında, saldırıya uğrayan kişinin, sosyo-ekonomik, sosyo-kültürel ve
demografik özellikleri, uğradığı şiddetin niteliği, ölüm şekli ve ölüm
nedeni belirlenerek saldırgan profili ortaya konmaya çalışılmıştır.
Aziz ŞEKER: Ele aldığınız olguların yaş grubu nasıl bir dağılım gösteriyor?
Celal BÜTÜN: Olguların %42.5’i 19–30 yaş grubunda, %30’u 31–40 yaş grubunda
yoğunlaşmakta ve bu durum şiddetin daha çok genç kadınlara yönelik olduğunu
göstermektedir.
Aziz ŞEKER: Olguların eğitim durumu?
Celal BÜTÜN: Olguların çoğu %87.5’i ev kadını ve %82.5’i ilköğretim
düzeyinde bir eğitim seviyesine ve de %55’inin düşük ekonomik gelir düzeyine
sahip olduğu belirlenmiştir.
Aziz ŞEKER: Olguların aile yapısı?
Celal BÜTÜN: Yaşam şekli açısından sıklıkla %82. 5’nin ailesiyle birlikte
yaşadığı, %67. 5’nin çocuk sahibi olduğu ve %40’nın dört ve üstünde kardeşi
bulunduğu saptanmıştır.
Aziz ŞEKER: Gelir durumları?
Celal BÜTÜN: Gelir durumu ele alındığında, 22’sinin (%55) düşük,
16’sının (%40) orta ve 2’sinin (%5) yüksek gelir düzeyine
sahip olduğu belirlenmiştir |
|
Celal BÜTÜN: Saldırgan profili açısından verilere ulaşma zorluğu bulunmakla
birlikte çalışmamızda saldırganların %93. 3’ünün erkek olduğu ve eğitim
durumu değerlendirildiğinde %61. 9’unun ilköğretim düzeyinde bir eğitim
durumuna sahip olduğu belirlenmiştir. Saldırganların herhangi bir madde ve
alkol kullanımına ilişkin verilere ulaşmak kısıtlı olduğundan bu durumlar
yeterince değerlendirilmemiştir. Olay yeri açısından %85’nin evde
gerçekleştiği ve şiddet uygulayıcıların çoğunlukla kadının yakınları veya
tanıdıkları olduğu belirlenmiştir.
Aziz ŞEKER: Kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusunda nasıl bir yaklaşım
öneriyorsunuz?
Celal BÜTÜN: Kadına yönelik şiddete bağlı ölümler bütün insanlığı
ilgilendiren bir sorun olması yanında adli tıp açısından da tanı konulması
ve rapor edilmesi bakımından büyük önem taşımaktadır. Kadına yönelik şiddet,
fiziksel, cinsel, duygusal ve ekonomik şiddetten oluşmaktadır. Kadına
yönelik şiddet ölümle de sonuçlanabilmesi nedeniyle yalnızca adli tıp
uzmanlarının değil diğer hekim grupları, hukukçular, güvenlik güçleri,
sosyal hizmetler ve sivil toplum kuruluşlarının içinde yer alacağı bir ekip
çalışması ile tanı konulması, önlenmesi ve rehabilitasyon sürecini de
kapsayan bir yaklaşımın yaşama geçirilmesi gerekmektedir.
Aziz ŞEKER: Kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve iyileştirme aşamalarında
sosyal hizmetlerin önemli bir yeri olsa gerek. Bu sosyal sorun alanında SHÇEK olması gereken yerde mi?
Celal BÜTÜN: Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Türkiye’de devlet
adına sosyal hizmetleri yürüten bir kurum olarak ilk defa 1990 yılında
kadına yönelik şiddete ilişkin kadın misafirhaneleri kurmuştur. Süreç
içerisinde sayıları artırılan bu misafirhaneler çeşitli nedenlerden dolayı
korunmaya gereksinim duyan kadınlara yönelik hizmet vermektedir. Genelde
eşler tarafından zarar gören kadınlar hizmet almaktadırlar. Bu alanda önemli
olan, hizmetlerin bütünselliğidir. Her kurum üzerine düşeni yaparsa
yeterlilik sorununun kalmayacağına inanıyorum.
Aziz ŞEKER: Kadına yönelik şiddet ile ilgili, sonuç olarak neler söylemek
istersiniz?
Celal BÜTÜN: Çalışmadan elde edilen bulgular, kadının toplum içindeki rolü
ve konumuna bağlı olarak ölümle sonuçlanan şiddet eylemleri ile karşılaşma
riskinin arttığını düşündürmektedir. Toplumda yaralamadan ölüme kadar giden
bu tür olgularla en sık karşılaşma olasılığı bulunan sağlık ve sosyal hizmet
çalışanlarının bu konuda daha hassas davranmak zorunda olduğumuzu
bilmeliyiz. Şiddeti tanımama ve şiddete yönelik girişim yapmamanın sonuçta
ölüme kadar gidebildiğinin farkında olmalıyız.
Aziz ŞEKER: Teşekkürler sevgili Celal Hocam… |